Kategori arşivi Nörolojik Fizik Tedavi

İnme Nedir? Neden Olur? Belirtileri, Felç ile Farkı ve Tedavisi

İnme Nedir?

İnme, beynin bir kısmına pıhtı gibi bir sebepten ötürü kan akışının kesilmesiye gerçekleşebileceği gibi; beyin damarlarında gerçekleşen kanama veya yırtık sebebiyle meydana gelebilir. Beyin damarlarındaki tıkanıklık veya kanama, beyin hücrelerinin ihtiyaç duyduğu besinlere ve oksijene ulaşamamasına sebep olur. Bu oksijen ve besin kesintisi beyin hücrelerinde bir kaç dakika içinde ölüme sebep olur.

İnme 65 yaş üzeri popülasyonda ölümlerin %88’ini, endüstriyel ülkelerdeki tüm ölümlerin %10’unu oluşturmaktadır.

Tek tarafta alt ve üst eksremitede (kol ve bacakta) karakteristik özellikleri olan tutulum görülür. Beyine giden damarlarda oluşan patolojik değişiklikler, travma veya serebrovasküler bazı hastalıklar, bu nörolojik tabloya sebep olabilir. Çeşitli yaş gruplarında ortaya çıkabilir. Genelde kırk yaşından önce görülmez. Yaşam süresi uzadıkça felçli hasta sayısında artış görülür.

İnme / Felç Tıp Tanımı: SVO (Serebrovasküler Olay)

SVO olarak isimlendirilen bu klinik tablo, beynin kontralateral hemisferini besleyen damarlarından birinin tıkanması veya yırtılması sonucu meydana gelen nöromusküler disfonksiyondur.

Felç ve İnme Arasındaki Fark: Kısmi Felç

Türkiye’de SVO durumu için hem felç, hem inme kelimeleri kullanılıyor. Aslında 3 tanımda da bahsedilen aynı durum. İnmeyi felç olarak değil de “kısmi felç” olarak tanımlamak daha doğru. Felç kelimesi çok kapsamlı bir kullanıma sahip. Örneğin omurga hasarı sebebiyile belden aşağısının tutmadığı durumlara omurilik felci diyoruz. Bir sinirin örneğin bir trafik kazası sonucunda hasarlanmasıyla, o sinire bağlı kasların çalışmamasına da sinir felci diyoruz. Özetle felç ve inme arasında bir fark yoktur. Doğru kullanım ise “kısmi felç” veya “inme“dir.

İnme Neden Olur?

İnmeye neden olan en önemli risk faktörleri şunlardır:

  • Yaş
  • Transient İskemik Atak (Geçici inme atakları)
  • Sedanter yaşam (Haraketsiz yaşam)
  • Kalp hastalıkları
  • Aile öyküsünde inme
  • Sigara, kahve, alkol
  • Östrojen bulunduran ilaçlar
  • Hipertansiyon
  • Diyabet
  • Hiperlipidemi
  • Obezite
  • Sağlıksız diyet

İnme Belirtileri

İnme belirtileri aniden ortaya çıkar. Çok sayıda belirti oluşturur. En önemli inme belirtileri ise şunlardır:

  • Kol, bacak ve/veya yüzde ani ortaya tek taraflı (vücudun sağ veya sol tarafında) uyuşma hissi ve gücsüzlük.
  • Göz veya gözlerde ani görme sorunu
  • Ani şiddetli baş ağrısı
  • Kafa karışıklığı:
    • Konuşmada güçlük
    • Başkasının konuşmasını anlamama
    • Algıda bozukluk
    • Yürümede güçlük
    • Denge ve kordinasyonda kayıp

Sizin veya yakınınızın inme geçirdiği düşünüyorsanız, geç kalmadan 112‘yi arayın. İnme durumda hızlı müdahale çok önemlidir. Hızlı müdahale edilen hastalar süreci az hasarla veya hiç hasar almadan atlatabilirler. Bir yakınınızı aramak yerine 112’den destek almak hastaneye ulaşımınızı hızlandırabilir.

İnme Türleri Nelerdir?

Temel olarak iskemik ve hemorajik olmak üzere 2 tür inme vardır. Geçici inme ise başka bir başlıkta incelebilir.

İskemik İnme

Pıhtı kaynaklı inme türüne iskemik inme diyoruz. Beyindeki bir damarın pıhtı yüzünden tıkanmana bağlı olarak gerçekleşir. İstatistikler bize tüm inmelerin %81’inin iskemik olduğunu gösteriyor.

Hemorajik İnme

Beyin damarlarında gerçekleşen bir yırtılma sonucu oluşan kanamadan kaynaklanan felç durumlarına hemorajik inme diyoruz. Yüksek tansiyon damarlada yırtılmaya, yırtılma ise kanamaya, kanama da hemorajik inmeye sebep olur.

Trans İskemik Atak (Geçici İnme)

Küçük çaplı bir inme gibi düşünülebilir. Geçici iskemik ataklarda beyindeki kan akışı kısa süreliğine kesilmiş olur, kısa süre içinde kan akışı devam eder. Genelde beyinde kalıcı hasar bırakmaz. Sık terkar ederse çeşitli sorunlara yol açabilir. Geçici iskemik atak (TIA) geçiren bir kişinin inme geçirme riski çok fazla artar.

Geçici İnme Belirtileri

Genel anlamda inme belirtileriyle benzer belirtilere sahiptir ve aniden başlar. Genelde inmeye göre daha hafif gösterir. Geçici inme belirtileri genelde bir kaç dakika sürer ve çoğu belirti 60 dakika içinde ordanak kalkar.

  • Yüz, kol veya bacakta güçsüzlük
  • Görme bozukluğu
  • Konuşma ve anlamada güçlük
  • Denge ve kordinasyon sorunu
Geçici İnme Tedavisi

Çoğunlukla geçici inme tedavisi ilaçlar ile yapılır. Pıhtılaşmayı çözmek için ilaçlar verilebilir. Hızlı müdahale önemlidir. Sizi tam inme geçirmekten koruyabilir. Devamında diyet, egzersiz ve yaşam tarzı değişiklikleri içerebilir.

İnme Tedavisi

İnme tedavisi branşlar arası koordinasyon ile gerçekleştirilen, karmaşık bir süreçtir. Bu süreç ilaçları, cerrahi müdahaleleri ve fizik tedavi ve rehabilitasyonu içerebilir. Stent, balon gibi yöntemlerle kan akışı sağlanmaya çalışılabilir.

Akut İnme Tedavisi

Akut inme tedavisinde yaklaşım inme gerçekleşirken, durumu durdurmaya çalışmaktır. Süreç en hafif hasarla atlatılmaya çalışılır. Bu süreçte ilaçlar kullanılabilir, cerrahi müdahale gerekebilir.

İnme’de Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon

Fizik tedavi ve rehabilitasyonun en önemli yer tuttuğu problemlerden biri de inmedir. İnme hastanın yaşamını önemli şekilde etkiler. Bu durum hastalarda sürekli özür oluşturarak uzun süreli bakıma ihtiyaç duymalarına sebep olabilir. İnmeden sonra kişiler çeşitli karmaşık fiziksel, psikolojik ve sosyal sorunlar yaşarlar.

İnme durumunda fizik tedavi ve rehabilitasyonun amacı, hastanın kaybettiği fiziksel becerileri ona yeniden öğretmek ve kazandırmaktır. Rehabilitasyon sayesinde hastalar bağımsızlıklarını tekrar kazanabilirler.

Kısmi felçli hastalarda doğru şekilde uygulanan rehabilitasyon, aile eğitimi ve ev modifikasyonları ile hastada çok başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir. İnmede fizik tedavi hastanın durumu stabil olur olmaz başlamalıdır. Hasta için lezyon geçirildikten sonra öncelikli olarak ilk 6 ay, daha sonra ilk 2 yıl klinikte ve evde fizik tedavi çok önemlidir. 2 yıldan sonrada başarılı sonuçlar elde edilebilmesine rağmen 2 yıldan sonra fizik tedavi bir kenara bırakılabiliyor. Felçli hastalarda fizik tedavi bu evrede hastanın uzun dönem problemlerinin ortadan kaldırılması ve sosyal hayata katılımının artırılması açısından önemlidir.

Hastalarda doğru belirlenmiş bir tedavi programı ile çok ciddi geri dönüşler sağlanabilmektedir. El fonksiyonları ve yürüme başarılı bir şekilde geri kazanılabilmektedir. Bu nedenle felçli hastalarda evde fizik tedavi bir çözüm olarak hasta ve yakınları tarafından düşünülmelidir. Evde fizik tedavi nasıl yapılır? yazımıza göz atın.

Sağ Taraf Felç ve Sol Taraf Felç Farkı

İnmeye dair yapılan istatistiksel çalışmalar sağ taraf inme ile sol taraf inme arasında bir takım farklılıklar olduğuna işaret ediyor. Özellikle rehabilitasyon açısından değerlendirecek olursak:
Sağ taraf genelde daha hızlı iyileşir, fizik tedaviye daha hızlı yanıt verir. Sol taraf ise sağa kıyasla daha uzun sürede iyileşir. Buna karşın sağa göre daha iyi iyileşir.

İnmeden Korunma Yolları

Bazı şeylere dikkat etmenin bizi inmeden koruyabileceğini biliyoruz. Önceden inme geçirdiyseniz veya ailenizde inme öyküsü varsa kendinizi inmeden koruma konusunda daha dikkatli davranabilirsiniz. Önceliğiniz bir uzmana danışmak olsun.

Doğru bir diyet. Sağlıklı sınırlarda bir kilo hedefine, kalp dostu bir diyetle erişmek ve bunu sürdürmek.

Stres yönetimi. Kalp ve damar problemlerini stresin tetikleyebileceğini biliyoruz. Stres yönetimi konusunda bir psikiiyatrist ve psikologdan destek alabilirsiniz.

Sigarayı bırakın. Sigara çok ciddi damar problemlerine sebep olur. Bu problemler inme geçirmenize sebep olabilir.

Tansiyonunuzu düşürün. Tansiyon tüm inme tipleriyle ilişkili.

Egzersiz yapın. Egzersiz yapmak damarlarınızı güçlendirir. Tansiyonunuzu uzun vadede kalıcı olarak düşürmeye yardımcı olur. Stresi azaltır. Sağlıklı bir kilo hedefinize varmanızda önemli bir etkendir. Bir fizyoterapiste danışarak kendinize koruyucu bir egzersiz programı oluşturun.

Uzman fizyoterapistlerimiz tarafından yazılmış bu yazı bilimsel temeller baz alınarak yazılmıştır. Doğru bilgiye ulaşmanın gün geçtikçe daha zorlaştığı internet ortamında, zarar görmemek adına bir uzmanda danışmaktan çekinmeyin.

Evde Fizik Tedavi Raporu Nasıl Alınır?

Evde fizik tedavi almak isteyenler evde fizik tedavi raporu nasıl alınır araştırması yapıyor. Fakat bu konuda ciddi bir karışıklık ve yanlış anlaşılma bulunuyor. Evde fizik tedavi alabilir raporu genelde ücretsiz evde fizik tedavi alınabilmesi için araştırılıyor. Fakat bu rapor herkese verilemiyor. Verilse dahi hastanız ücretsiz evde fizik tedavi görebilecek kişiler kapsamına girmiyor olabilir.

Evde Fizik Tedavi Raporu Nedir?

Çeşitli rahatsızlık durumlarından ötürü hastaneye giderek fizik tedavi görmesi zor olan veya mümkün olmayan hastaların evde fizik tedavi görmeye uygun olduklarını yasal olarak tasdikleyen belgeye evde fizik tedavi raporu deniyor.

Evde fizik tedavi raporu, üç hekim raporu olarak da bilinir. Genel resmi adı “Durum bildirir sağlık kurulu raporu”dur. Adınıza böyle bir rapor olup olmadığını e-Devlet üzerinden buraya tıklayarak sorgulayabilirsiniz.

Evde Fizik Tedavi Raporu Nasıl Alınır?

Evde fizik tedavi raporu sadece randevulu bir şekilde alınabilir. ALO 182’yi arayarak durum bildirir raporu almak istediğini ifade ederek randuvunuzu oluşturabilirsiniz.

Diğer bir seçenek ise Merkezi Hekim Randevu Sistemi (mhrs.gov.tr) üzerinden e-Devlet şifrenizle giriş yaparak rapor randevusu oluşturabilirsiniz.

Bunların hiçbirini yapamıyorsanız aile hekiminizden veya uzman hekimden rapor için sevkinizi isteyebilirsiniz.

Bu raporun çıkması için en az 1’i alan hekimi olmak üzere 3 farklı uzman hekim tarafından onaylanmalıdır. 3 hekimden biri dahi onaylamazsa rapor çıkmayacaktır. Bu yüzden fizik tedaviye dair bu durum bildirir raporu aynı zamanda üç hekim raporu olarak da bilinmektedir.

Sağlık Bakanlığı’nın sağlık raporlarına dair usul ve esasların yer aldığı belgeye burdan (pdf belgesi) ulaşarak daha detaylı bilgi alabilirsiniz.

Kimler Evde Fizik Tedavi Raporu Alabilir?

Çeşitli durumlardan ötürü hastaneye giderek fizik tedavi görmesi zor olan tüm hastalar için evde fizik tedavi görebilir raporu alabiliyor. Bu rapor sizin hastanızın evde fizik tedavi görmek için uygun olduğunu ifade eder. Size SGK kapsamında ücretsiz evde fizik tedavi görebilme hakkı tanımaz. Bazı ulusal haber kaynakları bu konuda yanlış bilgi vermektedirler. Bu rapor, bazı engellik durumlarında SGK dışında; rehabilitasyon merkezleri aracılığı ile ücretsiz evde fizik tedavi hakkı sağlayabilir.

Hastanız ücretsiz evde fizik tedavi alabilecek hastalar kapsamına giriyor mu daha detaylı bilgi almak için “ücretsiz evde fizik tedavi alabilir miyim?” yazımızı inceleyebilirsiniz.

Özetle doğuştan gelen veya çocukluk / gençlikte çeşitli sebeplerden sonradan gerçekleşen engellik durumlarına sahip kişiler, evde fizik tedavi görmeleri gerekecek durumdalarsa ücretsiz evde fizik tedavi alabilirler.

İnme, felç gibi doğuştan olmayan, sonradan rahatsızlık geçirmiş YETİŞKİN KİŞİLER sağlık raporları çıkmış olsa bile ücretsiz evde fizik tedavi hizmetinden yararlanamazlar.

MS hastalığında yeni umut: COVID-19 aşısında kullanılan mRNA yöntemi MS için de uygulanacak

BioNTech CEO’su Uğur Şahin, bir mRNA aşısının multipl sklerozda (MS) da işe yaradığını gösteren yeni bir araştırma yayınladı.

Uğur Şahin’in ekibi, MS’in farelerde, MS ile alakalı bir otoantijeni kodlayan bir mRNA aşısının hasta olan hayvanlarda belirtileri iyileştirdiğini ve MS’in erken dönemdeki belirtilerini gösteren farelerde hastalığın ilerlemesini önlediğini kanıtladı. Sonuçlar dünyaca ünlü Science dergisinde yayınlandı.

MS, bağışıklık sisteminin beyindeki ve omurilikteki sinir hücrelerini saran koruyucu miyelin kılıfına saldırdığında ortaya çıkan bir hastalıktır. Güncel tedaviler, bağışıklık sisteminin sistematik olarak baskılanması üzerinedir. Fakat bu MS’i kontrol altında tutsa dahi, aynı zamanda hastalar enfeksiyonlara karşı savunmasız kalır.

Uğur Şahin, ekibi ve Mainz Johannes Gutenberg Üniversitesi’ndeki bilim insanlarıyla birlikte, bir mRNA aşısının, bağışıklık sisteminin normal bağışıklık fonksiyonlarını bozmadan, MS ile ilgili proteinleri tolere etmesine yardımcı olacak şekilde çalışabileceğini varsaydı.

Ekip, yağlı maddelerdeki MS’e neden olan antijenlerin genetik bilgi kodlamasını sarmalayan bir mRNA adayı buldu. Benzer bir lipid nanopartikülü, COVID-19 mRNA materyalini antijen proteininin üretildiği hedef hücrelere ulaşana kadar korumak için COVID-19 aşısında da kullanılmıştı.

Ekip, insanlardaki MS için bir örnek olan otoimmün ensefalomiyelitli farelerde, aşının, çok yüksek antijen konsantrasyonlarında verildiğinde bile bağışıklık tepkisini tetiklemeden, lenfoid antijen sunan hücreler tarafından işlendiğini buldu. Aşının yapıldığı hayvanlarda koruyucu bir bağışıklık bastırma belirtisi göstermediğini belirtti.

Aşı, farelerde MS’in tüm klinik belirtilerini bloke ederken, kontrol hayvanları hastalığın tipik semptomlarını yaşadı. Ekip, kuyrukta felç gibi küçük hastalık belirtileri görüldüğünde mRNA aşısına başlanan farelerde, tedavinin hastalığın ilerlemesini engellediğini ve farelerin motor becerilerini geri kazandığını açıkladı.

Tedavi edilen farelerde, beyin ve omurilikte daha düşük seviyelerde infiltre ve antijene özgü CD4 + T hücreleri gözlemlendi ve dalaktaki T hücreleri, bağışıklık hücrelerinin girebilmesi için kritik olan bazı belirteçlerin merkezi sinir sisteminde düşük seviyede oluştuğunu gösterdi.

İlave olarak tedavi düzenleyici T hücrelerinin ve/ya Treg hücrelerinin genişlemesine yol açtı. Bu çalışmadaki en önemli bilgiydi çünkü MS, spesifik kendi antijenlerinin bir hastadan diğerine farklılık gösteren karmaşık bir hastalıktır. Ancak araştırmacılar, yazıda Treg hücrelerinin iltihaplı dokudaki diğer antijenlere karşı T hücrelerini baskılayan daha genel bir “seyirci toleransı” sunduğunu açıkladı.

MRNA teknolojisi, aşı alanında devrim olarak adlandırılıyor. BioNTech’in COVID-19 aşısı Comirnaty’nin, 3. faz denemesinde COVID-19’u önlemede %95 etkinlik gösterdiği ve bunun da bulaşıcı hastalıkta mRNA uygulamasının başarısının daha da artacağına bir işaretti.

Uğur Şahin, mRNA fikrini kanser immünoterapisine çevirmek için BioNTech’i kurdu, ancak pandeminin ortasında bu teknolojiyi COVID-19 için kullandı. Şimdi Şahin ve arkadaşları, araştırmalarının mRNA aşılarının MS tedavisinde umut vaat ettiğini gösterdiğine inanıyor.

COVID-19’un gösterdiği gibi, mRNA aşıları hızlı bir şekilde tasarlanabilir ve mRNA hemen hemen her otoantijeni kodlayabilir. Araştırmacılar, “Bu nedenle, kişiselleştirilmiş kanser aşıları ortamında başarıyla uygulanan tedaviye benzer şekilde, bireysel hastaların hastalığa neden olan antijenleri için tedaviyi uyarlamak düşünülebilir” diye yazdı. MRNA’ların kombinasyonunun daha karmaşık otoimmün hastalıkların kontrolünü sağlayabileceğini öne sürdüler.

Becker Musküler Distrofi (BMD) Nedir? Belirtiler, Teşhis, Tedavi, Yaşam

Becker Musküler Distrofi’de Öncelikli Etkilenen KaslarBecker Musküler Distrofi (yazının devamında BMD diye bahsedilecektir) istemli hareketi sağlayan kasların ilerleyici olarak normal yapılarının bozulmasıyla, fonksiyonlarını yapamayacak hale gelmelerine sebep olan; kasların zamanla kuvvet kaybetmesi ile  karakterize genetik bir kas hastalığıdır. Toplamda 9 çeşit olarak sınıflandırılmış kas distrofisi vardır. BMD bunlardan biridir. Daha önceki yazımızda bu 9 tipten bir diğeri olan duchenne musküler distrofi‘den bahsetmiştik.

Musküler Distrofiye sahip bireyler ve aileleri için yeni WhatsApp bilgi ve dayanışma grubumuzu kurduk. Bağlantıya tıklayarak katılın, beraber büyüyüp bilgilenelim: https://chat.whatsapp.com/JOvIHrtFuQkCdn2VNmKuDO

Becker Musküler Distrofi Neden Olur?

Becker’de yoğunluklu tutulan kaslar

BMD hastalığına sahip bireyde distrofin ismi verilen proteinin üretiminde kısmi sorun vardır. Distrofin proteini kas hücrelerinin yapısının sağlıklı kalmasını sağlayan çok önemli bir proteindir. BMD’li bireylerde distrofin proteini sağlıklı bireylere göre daha kısadır. Bu kısalık BMD’de kişiden kişiye göre değişmekte ve kısalık BMD’li bireyin hastalıktan ne kadar etkilendiğiyle doğru orantılıdır.

Distorfin üretiminden sorumlu bir gen vardır. Bu gen mutasyon sebebiyle veya aileden genetik geçişle aktarılabilir. Bu gen X kromozomu üzerinde bulunur. BMD hastalığının geçişi de X kromozomu üzerinden gerçekleşir. Dişi cinsiyette 2 adet X kromozomu olduğu için bir kromozomda distorfin bozuk olsa bile diğer kromozomdan distorfin sentezi sağlanabilir. Erkekte ise bir adet X kromozomu vardır. Bu kromozomda distorfin problemi varsa birey BMD olur. Bu nedenle BMD erkeklerde görülür. Kadınlarda BMD görülme olasılığı 50 milyonda 1’dir.

BMD, DMD ile oldukça benzer semptomlara sahiptir. Fakat BMD’de kaslar DMD’ye oranla daha iyi çalışır. Klinik seyir BMD’de belirgin şekilde daha iyidir.

Distrofin proteini, kas kasılma kuvvetini, kas hücresinin içinden hücre zarına aktarır. Kas hücresinin merkezini çevreye bağladığı için, distrofin proteini aşırı derecede uzundur. Bir uç kasın iç kısmına, diğer uç hücre zarındaki çeşitli proteinlere bağlanmak için özelleşmiştir. Çubuk bölgesi olarak adlandırılan uzun orta bölüm, spektrin tekrarları adı verilen bir dizi tekrar eden birim tarafından alınır. Proteinin ortasındaki tekrarlanan spektrin birimleri, iki ucun birbirine bağlanmasında önemli bir rol oynar, ancak protein normalden daha azı ile yine de mükemmel şekilde çalışabilir. BMD’ye neden olan mutasyonlar bu tekrar sayısını azaltır ve kas zayıflığına neden olur.

DMD hastalığına sahip bireyde distrofin ismi verilen protein yoktur. Distrofin proteini kas hücrelerinin yapısının sağlıklı kalmasını sağlayan çok önemli bir proteindir. BMD’de ise distrofin proteini kısmen fonksiyonel durumdadır. Yani DMD’de distrofin yokken BMD’de distrofin kusurlu olarak mevcuttur.

DMD mutasyonları neredeyse hiç fonksiyonel distrofin üretilememesine neden olurken, BMD’li insanlar kısmen işlevsel olan distrofin üretir. Becker’li kişilerin kaslarının yapısında distorfin proteininin kısalmış bir formu bulunur. DMD’de hiç distorfin olmaması sebebiyle hızlı ve bütünü kapsayan bir dejenarasyon vardır.

Becker Musküler Distrofi (BDM)’de Yaşam Beklentisi

BMD’si olan çoğu kişi geç yetişkinlik döneminin ortasına kadar yaşamını sürdürür. Hastanın kalp problemleri minimum düzeylerde ise veya tıbbi müdahale ile uygun şekilde kontrol edilirlerse normal veya normale yakın bir hayat sürmesi beklenebilir.

Becker Musküler Distrofi (BDM) Belirtileri Nelerdir?

DMD hastalarında semptomlar 3-5 yaş arasında başlar. BMD’nin başlangıcı ise genellikle 10-11 yaşlarında veya ergenlikte olur. İlerleyiş DMD’den daha yavaş ve daha az öngörülebilirdir. Genel etkilenim ilk olarak kalça kaslarını, pelvik bölgeyi, uyluk ve omuzları etkiler. Yürümeyi öğrenmede geç kalma görülebilir. Zamanla kaslarda zayıflık; ayağa kalkma, hızlı yürüme ve merdiven çıkmada zorluk olabilir. Sık sık düşme, ördeğe benzer şekilde yürüyüş, kas ağrıları ve kramplar gözlemlenir. Kaybedilen kasların yerine yağ ve bağ dokusunun oluşmasından kaynaklı olarak bazı kaslarda büyüme görülebilir. Zeka düzeyinde çok nadiren gerilik görülebilir. Hastalar 30’lu yaşlara kadar yürüyebilirler.

Kalp

Distrofin eksikliği kalp kasında kuvvet kaybına sebep olabilir. Kalpte oluşan hasar ileri yaşlarda hayati tehlike oluşturabilir. Kardiyoloji takibi bu nedenle çok önemlidir.

Solunum

Solunumu sağlayan kaslar ve diyafram ilerleyen yaşlarda zayıflık göstermeye başlayabilir. Bu durum hem nefes alışı hem de verişi etkileyebilir.

Kalp ve solunum etkilenimleri, DMD’li bireylere göre daha ileri yaşlarda belirti gösterir ve daha hafif seyreder.

Karaciğer

BMD’de kas yıkımı kandaki CK yani kreatin kinaz değerini arttırır. Bu değerin artması karaciğer fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir.

BMD Teşhisi Nasıl Konur?

Kandaki CK yani kreatin kinaz değerine bakılır. Kas yıkımında CK kana karışır ve kan değerlerinde ölçülür. BMD hastalarında bu değer yüksektir. CK değerine bakılmasının yanında kas biyopsisi yapılarak kas hücreleri incelenir. Kesin teşhis biyopsi ile konur. Hamile iken CK değerlerine bakılabilir.

BMD’nin Tedavisi

Maalesef ki becker musküler distrofi henüz tam olarak tedavi edilebilen bir rahatsızlık değildir. BMD’ye dair umut veren ciddi çalışmalar vardır. Gen tedavisi, ekson atlama tedavisi, distorfin üzerine yapılan çalışmalar halen sürmektedir.

Fizik tedavi uygulamaları ve steroidler bireyin fiziksel yeterliliğini sürdürebilmek açısından önemlidir.

Becker Musküler Distrofi’de Fizik Tedavi

Fizik tedavide solunum, kalp kapasitesi, esneklik ve kuvvetlendirme çalışmaları yapılmaktadır. Kas yıkımına bağlı eklem ve kas sertlikleri için germe ve eklem mobilizasyon uygulamaları yapılır. Solunum ve aerobik egzersizleriyle kalp ve akciğer kapasitesi yüksek tutulmaya çalışılır.

BMD ve DMD gibi kas hastalarında kontrolsüz egzersiz yapmanın ciddi olumsuz sonuçları olabilir. Bazı kas kasılma tiplerinin bu hastalarda kas kaybını hızlandırdığı, fayda yerine zarar verdiği bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur. Hareket esnasında bu kasılmaların ortaya çıkması, kas kaybına ve kaybedilen kas yerine yağ ve bağ doku birikmesine sebep oluyor. Ülkemizdeki doktor ve fizyoterapistlerin ciddi bir kısmının bu konuya yeterince hakim olmadıklarını maalesef ki biliyoruz. Bir çok musküler distrofi hastasına yanlış egzersizler veriliyor, yanlış germe uygulamaları yapılıyor. Eğer bu konuda bir şüpheniz varsa iletişim sayfamızdan Whatsapp ile ücretsiz danışabilirsiniz.

Duchenne Musküler Distrofi (DMD, Kas Hastalığı) ve Evde Fizik Tedavi

Duchenne Musküler Distrofi Nedir?

Duchenne Musküler Distrofi (yazının devamında DMD diye bahsedilecektir) kasların ilerleyici olarak normal yapılarının bozulmasıyla, fonksiyonlarını yapamayacak hale gelmelerine sebep olan; kasların zamanla kuvvet kaybetmesi ile karakterize genetik bir kas hastalığıdır. Toplamda 9 çeşit olarak sınıflandırılmış kas distrofisi vardır. DMD bunlardan biridir.

DMD hastalığına sahip bireyde distrofin ismi verilen protein yoktur. Distrofin proteini kas hücrelerinin yapısının sağlıklı kalmasını sağlayan çok önemli bir proteindir.

Bu arada Musküler Distrofiye sahip bireyler ve aileleri için yeni WhatsApp bilgi ve dayanışma grubumuzu kurduk. Bağlantıya tıklayarak katılın, beraber büyüyüp bilgilenelim: https://chat.whatsapp.com/CJvbzrL2jqt1lUr5MMEj2x

Duchenne Musküler Distrofi Neden Olur?

Distorfin üretiminden sorumlu bir gen vardır. Bu gen mutasyon sebebiyle veya aileden genetik geçişle aktarılabilir. Bu gen X kromozomu üzerinde bulunur. DMD hastalığının geçişi de X kromozomu üzerinden gerçekleşir. Dişi cinsiyette 2 adet X kromozomu olduğu için bir kromozomda distorfin bozuk olsa bile diğer kromozomdan distorfin sentezi sağlanabilir. Erkekte ise bir adet X kromozomu vardır. Bu kromozomda distorfin problemi varsa birey DMD olur. Bu nedenle DMD erkeklerde görülür. Kadınlarda DMD görülme olasılığı 50 milyonda 1’dir.

DMD Kas Hastalığının Belirtileri

Hastalık kendini genelde 3 – 5 yaşları arasında göstermeye başlar. Erkek çocuklarında görülür. Nadiren kız çocuklarını da etkileyebilir.

Kas zayıflığı ilk olarak kalça, leğen kemiği çevresi ve omuz kaslarında görülür. Daha sonra kollar, bacaklar ve gövdedeki kaslar etkilenir. Erken ergenlik evresinde kalp ve solunum kasları da bu durumdan etkilenmiş olur.

Okul öncesi çağda çocuk beceriksiz görünür ve sık sık düşebilir. Yerden ve oturmadan ayağa kalkmada, merdiven çıkmada ve koşmada zorlanmalar görülebilir. Okul çağına gelindiğinde parmak ucunda yürüme görüebilir, düşmelerdeki sıklık artabilir. Dengesini sağlamaya çalışan çocuk karnı uzamış ve omuzlarını geriye almış bir görüntü çizer.

DMD haslarında dokuma ve diğer duyularda bir kayıp görülmez. İdrar, dışkı ve cinsel kontrol vardır.

Kalp

Distrofin eksikliği kalp kasında kuvvet kaybına sebep olabilir. Kalpte oluşan hasar hayati tehlike oluşturabilir. Çocuk kardiyolojisi takibi bu nedenle çok önemlidir.

Solunum

Solunumu sağlayan kaslar ve diyafram yaklaşık olarak 10 yaşlarında zayıflık göstermeye başlayabilir. Bu durum hem nefes alışı hem de verişi etkiler. Çocuk nefes darlığı şikayetinde bulunmasa da baş ağrısı, uykululuk hali, konsantrasyon problemi, sık kabus görme solunum kaslarının zayıflığının neticesidir.

DMD Teşhisi Nasıl Konur?

Kandaki CK yani kreatin kinaz değerine bakılır. Kas yıkımında CK kana karışır ve kan değerlerinde ölçülür. DMD hastalarında bu değer yüksektir. CK değerine bakılmasının yanında kas biyopsisi yapılarak kas hücreleri incelenir. Kesin teşhis biyopsi ile konur. Hamile iken CK değerlerine bakılabilir.

DMD’nin Tedavisi

Maalesef ki duchenne musküler distrofi henüz tam olarak tedavi edilebilen bir rahatsızlık değildir. DMD’ye dair umut veren ciddi çalışmalar vardır. Gen tedavisi, ekson atlama tedavisi, distorfin üzerine yapılan çalışmalar halen sürmektedir.

Fizik tedavi uygulamaları ve steroidler bireyin fiziksel yeterliliğini sürdürebilmek açısından önemlidir.

Duchenne Musküler Distrofi’de Fizik Tedavi

Fizik tedavide solunum, kalp kapasitesi, esneklik ve kuvvetlendirme çalışmaları yapılmaktadır. Kas yıkımına bağlı eklem ve kas sertlikleri için germe ve eklem mobilizasyon uygulamaları yapılır. Solunum ve aerobik egzersizleriyle kalp ve akciğer kapasitesi yüksek tutulmaya çalışılır.

DMD gibi kas hastalarında kontrolsüz egzersiz yapmanın ciddi olumsuz sonuçları olabilir. Bazı kas kasılma tiplerinin bu hastalarda kas kaybını hızlandırdığı, fayda yerine zarar verdiği bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur. Hareket esnasında bu kasılmaların ortaya çıkması, kas kaybına ve kaybedilen kas yerine yağ ve bağ doku birikmesine sebep oluyor. Ülkemizdeki doktor ve fizyoterapistlerin ciddi bir kısmının bu konuya yeterince hakim olmadıklarını maalesef ki biliyoruz. Bir çok musküler distrofi hastasına yanlış egzersizler veriliyor, yanlış germe uygulamaları yapılıyor. Eğer bu konuda bir şüpheniz varsa iletişim sayfamızdan Whatsapp ile danışabilirsiniz.

SMA (Spinal Müsküler Atrofi) ve Evde Fizik Tedavi

SMA Nedir?

Spinal müsküler atrofi (SMA), düşük kas tonusuna (hipotoni) ve ilerleyici kas güçsüzlüğüne ve kaybı neden olan yaygın, genetik bir nöromüsküler hastalıktır. Omurilikte yer alan ve kaslara emir vermekle yükümlü olan bazı hücrelerin bozukluğu sebebi ile ortaya çıkar. Bu hücrelerin görevi beyinden gelen hareket emirlerini kaslara iletmektir. Kaslar hareket emirlerini alamadıklarında çalışamazlar ve zayıflarlar. Yürümek, yemek ve nefes almak dahil tüm motor beceriler bu hastalıktan etkilenebilir. SMA’lı kişilerde omuriliğin büyük motor sinirleri anormaldir. Zira SMN1 geni eksik veya değişiktir.

SMA bebeklerde en çok görülen ölüm nedenlerinden biridir. Doğan her 10.000 bebekten birini etkilemektedir. Birçok insan SMN1 geninin 2 kopyasına sahiptir. Genin 1 hatalı kopyasına ve genin 1 çalışan kopyasına sahip olanlara taşıyıcı denir. Taşıyıcılar SMA’ya sahip değildir, ancak hatalı geni çocuklarına aktarır. SMA’ya neden olan mutasyon gen tanımlandığından ötürü, basit bir kan testi yapılarak kişinin SMA taşıyıcısı olduğu veya olmadığı kolaylıkla anlaşılabilir. Ebeveynlerin herhangi birinde semptomların hiçbiri görülmediği için, SMA’nın öngörülmesini ve önlenebilir tedbirlerin uygulanmasını zorlaştıran şey budur. Çoğu insan SMA’lı bir çocuğu olana kadar taşıyıcı olduklarını bilmemektedir.

Spinal Musküler Atrofi (SMA)’nın genetik geçişi.

Klinik olarak dört farklı tipte ve şiddette SMA hastalığı vardır. Bunlar hareket etme becerilerine, farklı yaşlarda başlamalarına ve fonksiyonlarına göre 4 farklı fenotipte ortaya çıkar.

SMA Tipleri:

SMA Tip I: 6 aydan daha küçük bebeklerde görülür. Hastalığın en ağır tipidir. Bebekler bağımsız bir şekilde duramazlar ve başlarını kontrol edemezler.

SMA Tip II:  7-18 aylık bebeklerde gelişir. Tip I’ den daha az şiddetlidir ve çoğu bebek erişkinliğe kadar yaşar. Bağımsız bir şekilde oturabilirler, başlarını kontrol edebilirler. Ancak tek başlarına yürüyemezler ve yatma pozisyonundan, oturma pozisyonuna gelemezler.

SMA Tip III: 18 aylıktan sonra ortaya çıkar ve çocukları en az şiddette etkileyen tiptir. Çocuklar kendi başlarına ayakta durup, yürüyebilirler. 3 yaşından önce yakalananlara Tip IIIA, 3 yaşından sonra yakalananlara Tip IIIB denir.

SMA Tip IV: Yetişkinlik döneminde ortaya çıkan bu tip, hafif problemlerle seyreder. Çoğunlukla hastaların kollarında ve bacaklarında güçsüzlük ve kas küçülmesi vardır.

Tanı için prenatal tarama veya gen paneli araştırması veya kas biyopsisi ile konulabilir. Erken evrelerde, belirsizlik ve kas zayıflığı gibi semptomlardan ötürü teşhis şüphesi olabilir. Kan testi ile bakılan kreatin kinaz (CK) yüksek seviyelerde olması, kas bozukluğunun göstergesidir.

SMA Etkileri

  • Hipotoni (kas tonunda düşüklük)
  • Anormal refleksler
  • Kas fasikülasyonu (istemsiz kas kasılması)
  • Skolyoz (omurganın eğriliği)
  • Nefes alma ve öksürme zorluğu
  • Yutma zorluğu
  • Solunum yolu enfeksiyonu riskinde artış

 

SMA Hastalarında Evde Fizik Tedavi

Fizyoerapistler, SMA’lı çocukların kas kuvvetini ve hareket kabiliyetlerini mümkün olan en yüksek seviyede çalışmalarına ve geliştirmelerine yardımcı olur. Çocuğun duruşunu, kas gücünü, yürüme, eklem hareketini, solunum fonksiyonunu ve yaşam kalitesini içeren motor aktiviteleri incelemeyi içeren kapsamlı bir değerlendirme yapacaktır. Gereksinimlerinize bağlı olarak tedavisi aşağıdakilere odaklanacaktır:

  • Eklem hareket açıklığının iyileştirilmesi,
  • Yumuşak doku kısalmasını önleme
  • Yatma, oturma ve ayakta durma duruşunun iyileştirilmesi
  • Solunum fonksiyonunu maksimize etmek
  • Kas kaybını geciktirmek için kas gücünü korumak.
  • Yaşam kalitesini arttırmak

SMA’lı çocukların mümkün olan en yüksek düzeyde bağımsız yaşam ve hareketlilik seviyesine ulaşmalarını sağlamak ve komplikasyonların gelişmesini önlemek veya geciktirmek için tedavi önemlidir.

Terapatik Egzersizler ve Kuvvet Eğitimi: Fizyoterapistler, SMA’lı çocukların hareketliliği geliştirmelerine ve sürdürmelerine ve kontraktürlerin ilerlemesini ve solunum yetmezliğini önlemeye veya yavaşlatmaya yardımcı olmak için farklı terapötik egzersizler kullanır. Terapötik egzersizler, belirli çocuk için uygun seviyelerde güçlendirme ve aerobik içerebilir.

Güçlendirme Egzersizleri: Fizyoterapistler, çocuğunuzun kas gücündeki bozulmayı yavaşlatmasına yardımcı olabilir ve çocuğunuzun yürüme kabiliyetini uzatabilir. Fizyoterapistler, SMA’lı çocukları aktif ve hareketli tutmak için güçlendirme egzersizleri tasarlar.

Gelişim Becerilerinin Geliştirilmesi: Fizyoterapistler, çocuğunuzun gelişecek gelişim becerilerini öğrenmesine yardımcı olacak stratejiler geliştirecektir:

  • Baş ve gövde kontrolü
  • Yuvarlanma ve emekleme gibi zemin hareketliliği
  • Ayağa kalkmak gibi pozisyonların değiştirilmesi
  • Oturma, ayakta durma ve yürüme gibi dik pozisyonları ve becerileri öğrenme

Daimi Programlar: Yürüyemeyen çocuklar için ayakta durma programları kas esnekliğini ve uzunluğunu korumak, kontraktürleri önlemek, kas-iskelet gelişimini teşvik etmek ve kemik-mineral yoğunluğu kaybını önlemek için kullanılır. Fizyoterapistler, uygun şekilde evde veya okulda kullanılacak ayakta durma programları tasarlayabilir.

Skolyoz ve İskelet Deformitelerinin Yönetimi: Fizyoterapistler, hareketi iyileştirmek ve her zaman sağlıklı konumlandırmayı sürdürmek için özel programlar tasarlayarak skolyoz ve iskelet deformitelerinin önlenmesine veya azaltılmasına yardımcı olabilir. Gerektiğinde her bir çocuğun güvenliğini ve sağlığını güvence altına almak için tekerlekli sandalye modifikasyonları ve desteklerin kullanılması önerilecektir. Bir çocuk skolyoz veya diğer eklem deformasyonları için ameliyat gerektiriyorsa, yoğun preoperatif ve postoperatif fizik tedavi solunum yolu komplikasyonlarını ve güç veya fonksiyon kaybını önlemeye yardımcı olabilir.

Yardımcı Cihazlar . SMA’lı çocukların birçoğu, hastalığın seyri sırasında ve özellikle de ameliyat sonrasında bir noktada işlevlerini sürdürmelerine yardımcı olmak için adaptif veya yardımcı cihazlar gerektirir. Yardımcı cihaz türleri, çocuğu beslemek veya oynamak için konumlandıranlardan motorlu tekerlekli sandalyelere kadar uzanır.

Evde fizik tedavi ve rehabilitasyon görülmesi SMA’lı bireyler için önemli bir seçenektir. Yutma zorlukları, PEG ile beslenme, akciğer problemlerine yatkınlık, hijyen gibi bir çok etmen sebebi ile evde fizik tedavi görülmesi tedavi opsiyonlarına alınmalıdır. RAM raporuna sahip iseniz raporunuz dahilinde ücretsiz de evde fizik tedavi hizmeti görebilirsiniz.

Her ne kadar sadece İstanbul’da hizmet versek de Türkiye’nin her yerinden bizi arayarak hastanız için bize danışabilirsiniz.

Spinal Bifida ve Fizik Tedavi

Açık yahut ayrık omurga da denilen bu hastalık, doğumdan önce bebeğin omuriliğinin gelişiminden kaynaklı bir doğum kusurudur. Omurilik sinirlerden oluşan kapalı bir tüptür. Spinal bifida sahibi hastalarda omuriliği koruyan omurga kemikleri gereken şekilde oluşmaz. Böylelikle omuriliği örten omurga ve deri de kapanmaz. Spina bifida omurga boyunca herhangi bir yerde olabilir ve genellikle omurilik ve çevresindeki sinirlere zarar verir. Doğum kusuru hem fiziksel, hem zihinsel engellere sebep olabilir. Hastalığın derecesi omurgadaki açıklığın büyüklüğüne, yerine ve omurilik ile sinirlerin etkilenme derecesine bağlıdır.

  • Spina bifida ile doğan bebekler genellikle omurilik ve sinir hasarından kaynaklanan güçsüzlük veya felç nedeniyle bacaklarını hareket ettiremezler.
  • Spina bifida hastalarında en çok görülen komplikasyonlar; bağırsak ve mesane kontrol sorunları, deri problemleri, ortopedik sorunlar, öğrenme güçlükleri, dikkat sorunları ve/veya diğer nörolojik komplikasyonlardır.

Spina bifida genellikle annenin hamileliği sırasında ultrason, amniyosentez veya AFP testi ile teşhis edilir. Tanı genellikle 16 ila 18 haftalık gebeliğe bağlı olarak ortaya çıkar. Bununla birlikte, eğer omurga açıklığı küçük ise, bu durum doğuma kadar teşhis edilemeyebilir.


  • Gizli Spinal Disrafizm (OSD): OSD’si olan bebeklerde sırtta benek ve/veya küçük topaklar halinde saçlar, sırtın alt kısımlarında küçük kırmızı lekeler olabilir. Genellikle omurilik defekti (kusuru) azdır ve semptomlar deriyi ve cildin altındaki dokuları içerir. Bununla beraber, eğer bazı sinirler kusura dahil edilirse, OSD’li çocuklar büyüdükçe ve sinirler gerildikçe problemlere yol açabilir.
  • Spina Bifida Occulta (SBO): SBO’si olan hastalar genellikle “gizli” olarak tabir edilir, zira kusur geriye doğru incelenerek görünmez. SBO’lu hastalarda omurların birkaçında küçük defekti veya boşluğu vardır. Omurilik ve sinirler genellikle sırtta açılma olmaksızın normaldir. SBO sağlıklı insanların yaklaşık %15’inde görülür, ancak genellikle herhangi bir semptoma neden olmaz. Bununla beraber, SBO’lu küçük bir grup insanda, ağrı ve nörolojik semptomlar ortaya çıkabilir. Bir çocuk büyüdükçe, genellikle omurgada takılmamış olan omurilik, tutturma noktasından dolayı büyüme ile çekilir. Bağlı kordon bir beyin cerrahı tarafından muayene gerektiren sinsi bir komplikasyondur.
  • Meningosel: Bu durum, omuriliğin veya meninkslerin koruyucu kaplamalarının, omurganın açık kısmından genellikle sadece beyin-omurilik sıvısı içeren bir kesede çıktığı zaman gelişir. Sinir hasarı yaygın değildir. Küçük engeller mevcut olabilir ve hayatın ilerleyen kısımlarında başka problemler gelişebilir.
  • Myelomeningosel: Bu tip spina bifida’nın en şiddetli formudur. Omurga sinirleri omurganın açıklığı boyunca çıkıntı yapar. Sinir hasarı ve daha şiddetli engeller bu durumda ortaya çıkar. Myelomeningoseli olan çocukların %70 ila %90’ında hidrosefali (beyinde çok fazla sıvı) bulunur ve bu da basınca ve kafanın şişmesine sebep olur. Hidrosefali genellikle fazla sıvıyı boşaltmak için ameliyat gerektirir. Motor kontrol, öğrenme ve hareketlilik ile ilgili sorunlar oluşabilir.

 Spina Bifida ve Evde Fizik Tedavi

Fizyoterapist, spina bifida’ya sahip hastanın iyileşmesinde, bağımsızlığa ulaşmasında ve hastanın kas iskelet sistemi sağlığının korunmasında kilit role sahiptir. Hastanın en iyi kazanımları elde edebilmesi için, rehabilitasyonun çoğunda aktif rolde bulunmaktadır.
3 temel amaç şöyle sıralanabilir;

  • Duyusal (his) ve motor fonksiyonlarınızın (hareket) geri kazanımında performansı maksimuma çıkartmak.
  • İkincil komplikasyonları ve sağlık sorunlarını önlemek. (Kas ve eklem deformiteleri, bası yarası oluşumu gibi durumlardan korumak)
  • Toplumla yeniden bütünleşmenize yardımcı olmak, günlük hayata yeniden katılmak.

Pozisyonlamalar: Hastada bası yaraları oluşmasını engellemek ve kasların esnekliğini korumak amacıyla yapılır. Hastanın fiziksel olarak aktif olmadığı dönemde uygulanır. 

Tilt table: Hastalarda yatmaya bağlı olarak sürecin uzunluğuna göre ortostatik hipotansiyon denen durum gelişebilir. Hastanın pozisyonuna bağlı olarak tansiyonundaki düşmeyi ifade eder. Tilt table denen cihazda hastanın kontrollü bir şekilde dik pozisyona getirilmesiyle bu durum yenilir.

Germe Egzersizleri ve Eklem Mobilizasyonu: Germe egzersizleri kasların esnekiliğini korumak ve geliştirmek için yapılır. Eklem mobilizasyonu ise eklem hareket açıklığının geliştirilmesi, eklemin korunması için yapılır. Hastadaki hareketsizliğe bağlı olarak gelişen durumlar bu yöntemlerle tedavi edilir veya hastanın mevcut durumu korunur.

TENS: Spina bifidası olan hastalarda çeşitli sebeplerden ortaya çıkabilecek ağrıların tedavisinde kullanılır. Transkuteneal elektrik stimilasyonu olarak bilinir.

Elektrik stimülasyonu: Kasların kuvvetlendirilmesinde kullanılır. Doğru akımın seçilmesi tedavinin anlamlı olması açısından önemlidir. Paralize  durumda olan ve olmayan kaslara farklı akımlar uygulanmalıdır. Akım tercihi iyi bir fizyoterapistle çalışıp çalışmadığınıza dair ayırıcı bir nitelik taşır.

Tüm bu yöntemler ile; şekil bozuklukları azaltılır, ayağa basma hissi kuvvetlendirilir, kemiklerin zayıflamasının önüne geçilir, denge artar ve hastada kendine güven hissi gelişir. 

Yatak Yarası ve Bası Yarası Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Yatak yarasının oluşma sebebi, kişinin tek bir pozisyonda uzun bir süre geçirmek zorunda kalmasıdır. Felç, inme, omurilik yaralanmaları, ALS, yaşlılık, koma gibi bir çok durumda sabit pozisyonda uzun süreli yatış yatak yaralarının oluşumuna sebep olmaktadır.

Yatak yarası tabiri daha çok halk arasında kullanılır; bası yarası, basınç ülseri, dekübit ülseri olarak da bilinmektedir. Vücudun herhangi bir bölümünü etkileyebilir. Sürtünme veya baskı yatak yaralarının oluşumuna sebep olabilir. Dirsekler, dizler, topuklar, kuyruk sokumu ve ayak bileği çevresindeki kemik bölgeleri daha hassastır.

Bası yaraları tedavi edilebilen rahatsızlıklardır ancak tedavi çok gecikirse ölümcül komplikasyonlara dahi yol açabilme potansiyeline sahiptirler. ABD’de yoğun bakım servislerindeki yatak yarası yoğunluğunun %17 – 21 arasında olduğu hesaplanmıştır. Bu oran maalesef ki Türkiye’de daha yüksektir.

Yatak yaraları hakkında bilinmesi gereken 5 gerçek

• Hareket etmekte zorlanan bireyler etkilenir.

• Kemik çıkıntılı kısımlar daha yüksek baskıya maruz kaldıkları için daha risklidir.

• Evre evre gelişir. Erken evrede teşhiş tedaviyi kolaylaştırır. Komplikasyon riski azalır.

• Hastaların pozisyonlanması, yatma yönlerinin sık sık değiştirilmesi yatak yaralarını engellemenin en önemli yoludur.

yatak yarası
Yatak yarasını derinliğine göre 4 evrede inceleyen bir görsel.

Yatak yaraları 4 evre olarak değerlendirilebilir:

• Cilt kırmızı görünür ve temasta o bölge sıcak hissedilir. Kaşıntılı olabilir.

• Ağrılı açık bir yara ya da etrafında renksiz bir deri ile bir blister olabilir.

• Derini  altında doku hasarı nedeniyle kraterimsi çukur bir görüntü oluşur.

• Deride ve dokuda ciddi hasar görünür. Enfeksiyon beraberinde olabilir. Kaslar, kemikler ve tendonlar dışardan gözlemlenebilir.

• Yara enfekte haldedir. Alttaki dokular görünür. Enfeksiyon tüm vücuda yayılmıştır.

Yatak Yaralarının Tedavisi Nasıl Olur? Yatak Yaralarına Ne İyi Gelir?

Yara iyileşmesine dair önemli bir bilgi vermek gerekirse, açık bir yaranın büyük bir hızla iyileşemeyeceği gerçeğidir. İyileşme gerçekleştiğinde bile yatak yarasının verdiği hasar nedeniyle doku yükseklik farkları oluşabilir. İleri evre yaralara ameliyat ile müdahale etmek gerekebilir. Düşük evrede tespit edilen bası ülserleri doğru tedavi uygulmasıyla birkaç hafta içinde iyileşir.

Yatak Yarası Tedavisinin Aşamaları

Basıncın kaldırılması ve pozisyonlama: Aynı bölgeye olan sürekli bası zaten ana etkendir. Sabit duruş dolaşımı bozuyor, terleme ve nem ile birleştiğinde cildi kolay yara açılır bir hale getiriyor. Hastaya sıklıkla pozisyon değiştirilir. Köpük ped ve yastıklar yardımıyla yaranının üzerindeki basınç kaldırılır.

Yaranın temizlenmesi: Küçük yaralar yumuşak müdahaleler ile sabun ve su aracılığı ile temizlenebilir. Açık yaralar her sargı değişiminde solüsyon ile temizlenmelidir.

İdrar ve dışkı kontrolünün sağlanması: Yaranın hijyeninin sağlanması açısından elzemdir. İdrar ve dışkı teması ciddi enfeksiyonlara yol açabilir.

Ölü dokunun çıkartılması: İltahaplanmış ve ölü dokunun debritmanı yapılır.

Pansuman: yaranın korunması ve iyileşmenin hızlanması için uygulanır. Ölü dokuları çözer, enfeksiyona karşı koruyucu rol üslenir.

Antibiyotik kullanımı: Yaraya krem yoluyla uygulanabilir aynı zamanda gereksinimde ağız yoluyla da antibiyotik kullanımı gerekebilir.

Erken dönem basit yaralar evde dahi tedavi edilebilirken nispeten şiddetli yaralar için mutlaka bir sağlık profesyöneli ile tedavi edilmelidir.

Omurilik Felci ve Fizik Tedavi ve Rehabilitasyonu

Omurilik, beyin kökünü oluşturan omurilik soğanından başlayan, omurga denilen kemik yapının içinde boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan ve ortasında boydan boya bir kanal içeren merkezi sinir sisteminin bir parçasıdır. Omurilik, beyin ve çevresel sinir sistemi arasındaki bağlantıyı sağlar. Beyin ile vücudun bütün bölümleri arasında çift yönlü mesaj taşıyan bir organdır. Duyu organlarımızla aldığımız bilgileri, kaslarda ve eklemlerde oluşan hareket ihtiyacının yol açtığı uyarıları, komutları beyne ve beyinden gelen uyarıları ve komutları da bu organlara iletir.
Diğer ana işlevlerinden biri ise refleks merkezi olmasıdır. Sürekli yaptığımız hareketlerimiz beynin denetimde gerçekleşir. Bu hareketler iyice öğrenildikten sonra denetimi omurilik alır. Eğer hata yapılırsa, beyin tekrar devreye girer. Örneğin; yürüme, bisiklet sürme, araba sürme, dans etme vb. gibi. Vücut içi olan refleksleri omurilik soğanı kontrol eder. Örneğin yutma, çiğneme, hapşırma ve öksürme gibi. 

Omurilik felci (spinal kord), omurilikte travma, hastalık veya dejenerasyon sonucu oluşan hasardır. Belirtileri yaralanma şiddetine ve omurilikteki yerinin durumuna bağlı olarak değişir. Semptomlar genellikle kolların, bacakların, vücudun motor kontrolünü, duyusal fonksiyonların kısmen yahut tamamen kaybedilmesini içerir. Organlarla beyin arasındaki iletişim, hasar gören bölgeler ve aşağısında kaybedilir. En şiddetli omurilik yaralanması; bağırsak veya mesane kontrolünü, nefes, kalp ritmi ve kan basıncını düzenleyen sistemi etkiler. Çoğu hastada kronik ağrı mevcuttur.

Omurilik Felcinin Nedenleri

Motorlu Taşıt Kazaları: Otomobil ve motosiklet kazakları omurilik yaralanmalarının en çok sebeplerinden biridir. Her yıl yeni omurilik yaralanma vakalarının neredeyse yarısını oluşturmaktadır. 
Düşme: Genel manasıyla düşmeler omurilik yaralanmalarının yüzde 15’inden fazlasına sebep olur. 65 yaşından sonra yaşanan omurilik hasarı çoğunlukla düşmeden kaynaklanır.
Şiddet Eylemleri: Omurilik yaralanmalarının yaklaşık yüzde 12’si fiziksel şiddetten kaynaklanmakta, çoğu kez ateşli silah ve bıçak yaralanmaları içermektedir.
Spor ve Rekreasyon Yaralanmaları: Sığ sularda dalış ve etki sporları gibi aktiviteler, omurilik yaralanmalarının yaklaşık yüzde 10’una sebep olur.

Tümörler: Omurilik bölgesinde oluşan tümörlerin omuriliğe baskı yapması sonucunda omurilik felcine sebep olabilir.
Enfeksiyonları: Omurga veremi, menenjit gibi bazı enfeksiyon hastalıkları omuriliği deforme edebilir.
Yumuşak Doku Hastalıkları: Omurga fıtıkları, omurgayı çevreleyen dokulardaki deformasyonlar ve yumuşak dokularda gelişen hastalıklar da omurilik felci nedeni olabilir.

  • Tetrapleji: Boyundan zedelenen omurilik yaralanmalarına tetrapleji denir. Boynunu, omuzlarını, ellerini ve kollarını yaralanmanın seviyesine göre hissedebilir. Hasta baş, boyun, omuz, kol ve/veya göğüs, mide, kalça, bacaklar ve ayaklarda bir his ve/veya hareket kaybı yaşayabilir. 
  • Parapleji: Boyundan aşağı kısımlarda zedelenen omurilik yaralanmalarına parapleji denir. Bu tür felçlerde genel olarak bacaklar oynatılmaz. Etkilenen bölgeler; göğüs, mide, kalça, bacaklar ve ayaklardır. Fakat omurilik hasarının seviyesine göre iki çeşittedir. 

    – High Parapleji: Sırtın üst kısmında meydana gelen omurilik zedelenmesiyle, gövde hareketlerinde kısmi, bacak hareketlerinde ise tamamen kayıp görülebilir. Belden yukarı gövde hissedilse de, karın ve bacaklar hissedilmez. 
    – Low Parapleji: Sırtın alt kısmında meydana gelen omurilik zedelenmesiyle, bacak hareketlerinde kısmen ve/veya tamamen kayıp görülebilir.

Omurilikte meydana gelen zedelenmenin seviyesi ne olursa olsun, hastada bağırsak ve idrar sorunları gelişir. Omurilik zedelenmesi farklı derecelerde olabilir. Dereceler; zedelenme seviyesine, hasara, fiziksel yapıya bağlıdır. Dereceler tetrapleji üzerinden belirlenmiştir.

1. Derece Zedelenmeler: Kişi bir başkasından destek görmeden tek başına hiçbir hareketi gerçekleştiremez.
2. Derece Zedelenmeler: Kişi bir başkasından destek görmeden, dirseklerini dik tutup, ellerinin ve kollarının yardımı ile tek başına oturabilir. Kol hareketlerini yapamadığı için yardımcıya ihtiyacı vardır.
3. Derece Zedelenmeler: Kişi bir başkasından destek ve/veya bir şeyden destek almadan, yalnızca bir kolunu omuz hizasına kadar kaldırabilir. Diğer kolunu kaldıramayabilir. Yardımcıya ihtiyacı vardır. 
4. Derece Zedelenmeler: Kişi bir başkasından ve/veya bir şeyden destek almadan, bir kolunu omuz hizasından yukarı kaldırabilir ve bükebilir. Diğer kolu ile tutunarak destek alabilir. Kollarının desteği olmadan tek başına oturabilir.
5. Derece Zedelenmeler: Kişi hiçbir yerden destek almadan oturabilir. Aynı anda iki kolunu her yöne hareket ettirebilir. 

ASIA Skoru / ASIA Derecelendirmesi Nedir?

ASIA skorlandırılması Amerikan Omurilik Felci Derneği tarafından ortaya çıkartılmıştır. Minimal nörolojik değerlendirme öğelerini içerir. Vücuttaki 10 adet kasın manuel olarak kuvvet değerlendirmesinin yanında 28 adet belirlenmiş duyu bölgesinin sivri ve künt uyarının ayrımını yapıp yapamadığı değerlendirilir. 10 adet kasın 5 tanesi alt uzuvlarda, 5 tanesi üst uzuvlardadır.

Duysal Değerlendirme:

Her duysal seviye 0 ile 2 puan arasında değerlendirmeye alınır.

  • 0 – His yok
  • 1 – His ​​var ama bozulmuş
  • 2 – His ​​normal

Normal duyusu olan bir hastanın bu testte alabileceği maksimum skor 112’dir. Ayrıca anal duyu da kontol edilir. Makattan temas edilerek, his ve makat kasında kasılma olup olmadığına bakılır.

Kas Değerlendirmesi

Kaslar 0 ile 5 puan arasında değerlendirilir. 0 puan hastanın kasındaki tam felci ifade ederken 5 puan kasın tam hareket sağladığını ve tam gücüyle çalıştığını ifade eder. NT ifadesi ise test edilemez (non testable) anlamına gelir. Kasın çeşitli nedenlerden test edilemediği durumalrda kullanılır.

50 puan alt, 50 puan üst totalde 100 puan maksimum elde edilebilir.

ASIA Harfleri

A- Tam: En düşük sakral segmentte motor veya duyusal işlev yok (S4-S5)

B- Tamamlanmamış:Nörolojik seviyenin altında ve S4-S5’te duyusal işlev, nörolojik seviyenin altında hiçbir motor fonksiyonu yoktur.

C- Tamamlanmamış:Motor fonksiyon nörolojik seviyenin altında korunur ve nörolojik seviyenin altındaki anahtar kas gruplarının yarısından fazlası kas derecesinin 3’ten azdır.

D- Tamamlanmamış:Motor fonksiyon nörolojik seviyenin altında korunur ve nörolojik seviyenin altındaki anahtar kas gruplarının en az yarısı kas seviyesi> 3’tür.

E-Normal:Duyu ve motor fonksiyonu normaldir

Omurilik Felci ve Evde Fizik Tedavi

Fizyoterapist, omirilik yaralanmalarında hastanın iyileşmesinde, günlük hayatında bağımsızlığa ulaşmasında ve hastanın kas iskelet sistemi sağlığının korunmasında kilit role sahiptir. Hastanın en iyi kazanımları elde edebilmesi için spinal kord yaralanması rehabilitasyonunun çoğunda aktif rolde bulunmaktadır. 

Omurilik felci rehabilitasyonda 3 temel amaç şöyle sıralanabilir:

  • Duyusal (his) ve motor fonksiyonlarınızın (hareket) geri kazanımında performansınızı maksimuma çıkartmak.
  • İkincil komplikasyonları ve sağlık sorunlarını önlemek. (Kas ve eklem deformiteleri, bası yarası oluşumu gibi durumlardan korumak)
  • Toplumla yeniden bütünleşmenize yardımcı olmak, günlük hayata yeniden katılmak.

Omurilik yaralanması geçirmiş hastaya bir çok fizik tedavi ve rehabilitasyon dahilindeki uygulama bir arada uygulanır. Bu tedavi planının belirlenmesi hastanın fiziksel muayenesiyle beraber beklentiler, yaş, sosyal yaşam, meslek gibi bir çok faktör bir arada değerlendirilerek belirlenir. Bu yüzden spesifik bir tedavi programından bahsetmek doğru olamayacaktır. Genel hatlarıyla bahsedilirse:

Pozisyonlamalar: Hastada bası yaraları oluşmasını engellemek ve kasların esnekliğini korumak amacıyla yapılır. Hastanın fiziksel olarak aktif olmadığı, hastanede yattığı dönemde uygulanır.

Tilt table: Hastalarda yatmaya bağlı olarak sürecin uzunluğuna göre ortostatik hipotansiyon denen durum gelişebilir. Hastanın pozisyonuna bağlı olarak tansiyonundaki düşmeyi ifade eder. Tilt table denen cihazda hastanın kontrollü bir şekilde dik pozisyona getirilmesiyle bu durum yenilir.

Germe Egzersizleri ve Eklem Mobilizasyonu: Germe egzersizleri kasların esnekiliğini korumak ve geliştirmek için yapılır. Eklem mobilizasyonu ise eklem hareket açıklığının geliştirilmesi, eklemin korunması için yapılır. Hastadaki hareketsizliğe bağlı olarak gelişen durumlar bu yöntemlerle tedavi edilir veya hastanın mevcut durumu korunur.

TENS: Omurilik felci geçiren hastlarda çeşitli sebeplerden ortaya çıkabilecek ağrıların tedavisinde kullanılır. Transkuteneal elektrik stimilasyonu olarak bilinir. 

Elektrik stimülasyonu: Kasların kuvvetlendirilmesinde kullanılır. Doğru akımın seçilmesi tedavinin anlamlı olması açısından önemlidir. Paralize  durumda olan ve olmayan kaslara farklı akımlar uygulanmalıdır. Akım tercihi iyi bir fizyoterapistle çalışıp çalışmadığınıza dair ayırıcı bir nitelik taşır.

Bunun yanında hastanın bağımsızlığa ulaşmasını sağlamak amacıyla bir çok egzersiz uygulanır. Egzersizler hastanın durumuna göre belirlenir.

Alzheimer ve Evde Fizik Tedavi

Beynin belli bölgelerinde, bilinmeyen bir neden ile birtakım proteinler birikir. Bu da beyindeki haberleşmeyi sağlayan sinir hücrelerinin hasar görmesine yol açar. Alzheimer hastalığı beynin düşünme, hafıza ve dil bölümlerini etkiler ve çeşitli zihinsel ve davranışsal bozuklukları oluşturur. Hastalık sinsi başlar ve yıkım genellikle yavaştır. En sık görülen demans tipidir. Erkeklere nazaran kadınlarda daha sık görülür ve aileden 1. derece akrabalarında bu hastalık olan kişilerde risk 4 kat daha artmaktadır. Günümüzde hastalığın sebebi halen bilinmemekte ve tedavisi bulunmamaktadır. Erken semptomlardan birisi hafıza kaybıdır. Bu hafıza kaybı, geçmiş dönem hafızanın korunduğu, hastalığın sirayeti ile birlikte sıklıkla telaffuz edilmeye başlanan küçük unutkanlıkların başlaması şeklindedir. Hastalığın seyri her hastada farklılık gösterir. Yaşam süresi bakım şartlarına bağlı olarak 25 seneye kadar uzayabilir.

Hastalığı 3 gruba ayırmak mümkündür;

Başlangıç Evresi:  Hasta oryantedir. Kısa bellekte sorunlar görülür, hasta eşyalarını kaybetmeye başlar. Bu evre kolayca farkedilmez, genellikle yorgunluk olarak yorumlanır. Hasta karşılaştığı sorunları reddeder ve kendisine söylenen şeyleri bahane ile geçiştirir. 

Orta Evre:  Hastada oryantasyon bozukluklar kendini gösterir. Ciddi bellek kayıpları, randevuları anımsayamama, uzak aile bireylerini tanıyamama, yeni öğrenilmiş bilgileri akılda tutamama vb. şekillerde semptomlar gösterir. Ancak hastalar yakın zamanı hatırlamamasına rağmen, yıllar öncesini hatırlarlar. Kısa dönem bellek kayıplarının sonuçlarında; hijyen, giyinme, yeme ve konuşma sorunları baş gösterir. Hastalar tanıdık çevrede kaybolmaya başlarlar. Bu belirtiler özellikle gece yaklaştıkça artar ve bu duruma Güneş batışı (sun downing) fenomeni ismi verilmiştir. 

Terminal Evre:  Son evrede hasta tamamen bağımlı hale gelir. Çevreye karşı ilgisiz ve kayıtsızdır. İdrar tutamama, halüsinasyonlar görme, yakın aile bireylerini tanıyamama gibi sorunlar ortaya çıkar. Yemeğini kendisi yiyemez, yedirildiğinde dahi yutmada problemler yaşanabilir. Anlamsız konuşma şekli vardır.

Fizik tedavi ve rehabilitasyon bilimi alzheimer hastalığı açısından oldukça etkilidir.

Alzheimer Hastalarında Evde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon 

Alzheimer hastalarında düzenli egzersiz, kalp damar sisteminde ve bağışıklık sisteminde sistematik çalışma sağlar. Buna ilaveten kas gücünde ve dayanıklılığında da artış sağlamaya hizmet eder. Hangi evrede olursa olsun hastalarda uygulanan egzersiz, düşme ve düşme sonucu oluşabilecek kırıkların da önüne geçer. Düzenli egzersiz programları hastalığa ait bulgulardan bazılarına da yararlıdır. Alzheimer’lı bir hastanın hastalığının durumuna göre fizik tedavi için evden çıkartılması riskli, yorucu ve masraflı olabilir. Ev ortamında uzman fizyoterapist eşliğinde yapılan fizik tedavi ve rehabilitasyon, kas gücü ve dayanıklılığı arttırır, yürüme ve denge sorunlarını çözmede yardımcı olur, hafıza ve sosyal becerileri geliştirir, buna ilaveten düzenli egzersizle hastalığa ait bulgularda zayıflama görülürAlzheimer’ın ilerlemesi yavaşlatılarak hastanın yaşam kalitesi ve bağımsız yaşam süresi yükseltilebilir.  Bu hastalarda fizik tedavi programı, sağlık, bağımsızlık, temel oryantasyon ve güvenlik için uygulanır.

Not: Oryanasyon kelimesi yönlendirme, yön verme, klavuzluk etme, anlamında kullanılaktadır. Oryante olmak tabiri hastanın komut alabilmesini, yönlendirilebilirliğini ifade eder. Hastayı doğru komutlarla yönlendirme ve iletişim kurma hasta için oldukça etkilidir.