Yazar arşivi Nur

Riskli Bebek Nedir? Sebepleri ve Fizik Tedavi Yaklaşımları

Riskli Bebek Nedir?

Prematüre doğan 37 haftadan daha az bir süre anne karnında kalan, doğum ağırlığı düşük olan, genel sağlık durumu etkilenmiş veya başka sebeplerden dolayı gelişiminde gerilik gözlemlenen/gözlemlenebilecek bebeklerin genel adına riskli bebek denir.

Sebepleri Nelerdir?

Düşük doğum ağırlığı, prematüre doğum, sepsis (ağır enfeksiyon), asfiksi: (havayolunun tıkanması, solunum bozuklukları), doğumsal anomaliler, genetik hastalık, solunum için yardımcı bir cihaz kullanımı gerektiyse, farmakolojik müdahale veya ameliyata alınması gerektiyse bebeğin sağlık durumu, büyümesi ve gelişimi etkilenmiştir.

Riskli bebeklerde izlem çok önemlidir. Bebeklerin yaşamlarındaki ilk bir yılı adeta bir binanın temeli gibidir. Gelişimde gerilik varsa yeni becerileri edinmek zorlaşacak ya da mümkün olmayacaktır. Erken dönemde bebeğin gelişimini takip etmek gerekmektedir. Genellikle riskli bebek doğum sonrası hastaneden çıkış yapmadan önce belirlenir.

Bebek Ne Kadar Etkileniyor?

Geçici hipoglisemi (kan şekerinin düşüklüğü) hafif risk olarak tanımlanır ancak uzamış bir hipoglisemi yüksek risk sınıfına girer. Oksijensiz kalma, ağır enfeksiyon ve 29 haftanın altındaki gestasyon yaşı (bir bebeğin anne karnında geçirdiği süre) riskin arttığını gösterir. Ancak özellikle nörolojik problemlerin 18-24.aylarda daha belirginleşeceği ve bulguların netleşebileceği unutulmamalıdır.

Hangi Durumlarda Bebek Takibi Gereklidir ve Erken Rehabilitasyon Gündeme Gelebilir?

Riskli bebeklerde erken rehabilitasyon kapsamında değerlendirmesi ve takip edilmesi gereken durumlar şunlardır:

  • Prematüre doğumlar (özellikle 1500 gr altı ve 32 hafta altı bebekler)
  • Perinatal asfiksi: Doğum öncesi, doğum sırasında veya doğumdan hemen sonra bebeğin yeterli oksijen alamaması durumu
  • Hipoksik iskemik ensefalopati: Oksijen ve kan akışının yetersizliği ile oluşan beyin hasarı
  • Periventriküler lökomalazi: Beyin beyaz cevher hasarı
  • İntraventriküler kanama: Beyin içindeki ventriküller içinde kanama
  • Respiratuar distres sendromu: Şiddetli solunum sıkıntısı
  • Hiperbilirübinemi: Sarılık
  • Viral enfeksiyonlar
  • Fetal alkol sendromuna sahip bebekler: annenin hamileliği sırasında alkole maruz kalması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlık
  • Kas tonusu bozuklukları (distoni, hipertoni, hipotoni)
  • Hidrosefali/ Mikrosefali: Beyinde aşırı sıvı birikmesi ile beyin basıncının artması/Baş çevresinin yaşına göre çok küçük olması durumu
  • Tekrarlayan nöbetler
  • İntrauterin gelişme geriliği: Anne karnındaki süreçte yaşanan gelişim geriliği
  • Periferal sinir lezyonları (brakiyal pleksus lezyonu): Beyin ve omurilik dışındaki bölgelerde yaşanan sinir tutulumları
  • Spina bifida: Omurga ve omuriliğin embriyonik dönemde tam kapanmaması sonucu doğumsal bir defekt (Daha detaylı bilgi için )
  • Kas iskelet sistemi anormallikleri (artrogripozis, tortikolis)
  • Neonatal ilaç geriçekilme sendromu: bebeğin anne karnındayken maruz kaldığı bazı ilaç veya maddelerin doğumdan sonra aniden kesilmesiyle ortaya çıkan yoksunluk
  • Gelişimi etkileyen kromozom anormalileri
  • Konjenital (doğumsal ya da doğuştan gelen) nedenlerden dolayı nörolojik problemleri olan bebekler

Riskli Bebeklerde Fizik Tedavi Değerlendirmesi

Unutulmamalıdır ki yapılan değerlendirmelerde gözlenen sonuçları çocuğun düzeltilmiş yaşına göre ele almalıyız. Prematüre doğumlarda çocuğun düzeltilmiş yaşından bahsedilir, çocuk erken de doğsa düzeltilmiş yaşı normalde doğması gereken gün üzerinden hesaplanır. 1 ay erken doğmuş bir çocuk dünyada geçirdiği 3 ay sonrasında düzeltilmiş yaşı 2 aylık olmalıdır. Bu durum 2 yaşına kadar süre için belirtilmelidir, sonrasında düzeltilmiş yaş kavramına gerek yoktur.

Nörogelişimsel değerlendirme bebek 2 aylıkken başlanabilir. 24 aylık olana kadar devam edilmelidir. İlk iki yıl önemli. Nörolojik, metabolik ve motor fonksiyon gibi başlıklarda anormallikleri belirlemek için bu takiplerden yararlanırız ancak iki yıl yine de yeterli olmayabilir.

  • APGAR skoruna doğum anında bakılır ancak bize olası etkilenim hakkında çok fazla bilgi verir.
  • Genel görünüm gözlenmelidir.
  • Gözlem ile ayrıca duyusal, kognitif (bilişsel), sosyal-emosyonel ve motor fonksiyonlara bakılır.
  • Refleksler değerlendirilmelidir. Derin tendon reflekslerine bakılabilir. Bazı ilkel reflekslere sahiptir yenidoğan bebek ancak zamanla bunların yerini istemli hareket almalıdır.
  • Kas kuvveti, eklem hareket açıklığı
  • Postür ve kas tonusu: hipotoni veya hipertoni varlığı değerlendirilebilir.
  • Motor fonksiyon değerlendirilmelidir.  
  • Gelişimsel testler: Bayley testi (bilişsel gelişim testi), Alberta Infant Motor Scale, General Movements Assessment gibi değerlendirme yöntemleri kullanılabilir.

Erken Müdahale Programı Ne Demektir?

Erken müdahale ile normal gelişim yakalanmaya çalışılır. Normal gelişime sahip bebekler kendi başlarına spontan olarak birçok hareketi, değişik açılarda ve çoklu tekrar yaparak istemeden de olsa deneyimlerler. Eğer bir bebek hareketi kendi başına kolayca yapıp deneyemiyorsa beyin gelişimi etkilenebilir. İnsan beyni, beyin hücrelerinin arasındaki iletişim ne kadar çok ise o kadar gelişmiştir. Bu iletişimi oluşturan şey sinapslardır. Sinaps oluşumunun artması için tekrar sayısının oldukça yüksek olması gerekir.

Ayrıca vücut sistemlerinin gelişimi birbiriyle olan etkileşim ile desteklenir. Örnek verecek olursak kas iskelet sistemi problemi yaşayan bir çocuk oturmada zorluk yaşarsa etrafındaki nesneleri inceleyemeyecek, emeklemede sorun yaşarsa nesnelerin yakınlaşıp uzaklaşmasını deneyimleyemediği için görme duyusunun gelişimi baltalanmış olacak ve beyin koordinasyon gelişimi de sekteye uğrayacaktır. Bu dönemde yapılacak müdahaleler birçok vücut sistemine yardımcı olabilir.

Normal gelişimi yakalayabilmek için ise çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır. Bebeğin ihtiyacına göre solunum fizyoterapisi, nörogelişimsel tedavi (bobath), vojta gibi yöntemler kullanılabilir. Fizik tedavi randevuları hakkında bilgi almak için bize ulaşın.

Aileler İçin Öneriler

Uygun ev ortamının varlığı (bebeğin bulunduğu odada çok fazla eşya bulundurulmamalı, oda ısısı 22-24°C olarak sağlanmalı, oda güneş görmeli, sık havalandırılmalı, yatak anne odasında yer almalı, evde kesinlikle sigara içilmemeli)

Ten tene temas bebeğin gelişimi için oldukça gereklidir.

Beslenmenin yeterli olması çok önemli. Hipoglisemiden kaçınılmalı.

Önemli hastalık bulgularını tanıyabilme (ateş, iyi emmeme, kusma, ishal, sarılık, uykuya meyil, vb.)

Uyarı işaretleri:

  • Emme güçlüğü, sık kusma, kilo alamama.
  • Aşırı uyuma, uyandırılamama veya sürekli huzursuzluk.
  • Kaslarda aşırı gevşeklik veya sertlik, tek taraflı hareket kısıtlılığı, reflekslerin kaybı veya anormalliği.
  • Ses ve ışığa yanıt vermeme, göz teması kuramama, sürekli ağlama.
  • Hızlı veya zor nefes alma, morarma, sürekli öksürük.
  • Sarılık, ateş, döküntü, dehidrasyon belirtileri (ağız kuruluğu, idrar miktarında azalma)

Çene Ağrısı ve Temporomandibular Eklem Disfonksiyonlarında Evde Fizik Tedavi Yaklaşımları

Günlük yaşamda işlerimizi yapmamızı zaman zaman engelleyebilen bir durumdur ağrı hissetmek. Özellikle stresli durumlarda, zor işler yaparken veya odaklanmışken bu his tetiklenebilir veya artabilir. Ağrıyı etkileyen faktörler birbiriyle etkileşime girer ve içinden çıkması zor bir durum olabilir. Bazen de kişi, durmaksızın da olsa belirli bir miktarda ağrı hissetmenin normal olduğunu ve bu durumun profesyonel destek almak için yeterli bir sebep olmadığını düşünebilir. Bu yazımızda ağrıdan çok kısa bahsedip, çene ekleminde hissedilen ağrı, çene ağrısının olası sebepleri, temporomandibular eklem disfonksiyonları ve çene ağrısına yönelik yapılan fizik tedavi yaklaşımları hakkında bilgilendirme yapacağız.

Ağrı

Ağrı vücudun bir alarm sistemidir. Bedenimizi koruyabilmek için hissederiz temel olarak. Anlık olaylara da tepki olarak hissedebiliriz (elimizin yanması gibi) ya da uzun süreli vücudumuza binen yüklere karşı da olabilir. Çeşitli sebeplerle uzun dönem ağrıya maruz kaldığımız zaman sinir sistemimiz hassaslaşabilir ve normal fonksiyonlarını yerine getirmekte zorlanabilir (uyku haline geçebilmek ya da sürdürebilmek gibi). Ağrı çeşitli sebeplerle ortaya çıkabildiği için detaylı olarak değerlendirilmesi ve altında yatan sebep için bir tedavi yaklaşımı tercih edilmesi gerekir.

Çene eklemi

Çene eklemi vücudun diğer eklemlerinden oldukça farklıdır. Konuşma ve çiğneme gibi işlevleri gerçekleştirebilmesi için hareket aralığı geniştir. Çene eklemine temporomandibular eklem de denir.

Eklemin özelliklerine bakacak olursak hem menteşe gibi hareket edebilen hem kayma hareketi yapabilen (rotasyon ve translasyon hareketleri), eklem sıvısı içeren ve eklem diski bulunan bir eklemdir. Alt çene kemiğinin kondili ile şakak kemiğinin eklem çukuru ve eklem çıkıntısı arasında, kulağın hemen önünde bulunur. Ligamentler ile eklemin hareketi sınırlanır ve ligamentler, kondilin hareketini sınırlayarak disk ile beraber hareket etmesini sağlar. Ayrıca ligamentler eklemin hareket ve pozisyonu ile ilgili bilgi iletişimine yardımcı olurlar (damar ve sinir yapısına sahiptirler). Eklem kıkırdağının yapısı bol lifli bağ dokusundan oluşur.

Eklemin hareketleri;

  • Açma ve kapama (depresyon, elevasyon)
  • Öne ve arkaya kaydırma (protrüzyon, retrüzyon)
  • Yanlara hareket (lateral deviasyon)

Temporomandibular eklem çene hareketleri için bir pivot noktasıdır, ancak hareketin kalitesine çevresindeki kas yapıları, dental arklar, hiyoid kemiğin yerleşimi, hiyoid kemiğini kürek kemiği ve sternuma bağlayan yapılar ve bu yapıları da boyun kaslarına bağlayan yapılar da etki eder.

Çene ağrısı olası sebepleri

  • Temporomandibular eklem disfonksiyonları
  • Temporomandibular eklemde maydana gelen dejeneratif değişiklikler
  • Ağız kapanış problemleri
  • Kas gerginlikleri
  • Servikal instabilite ve servikal arter disfonksiyonları
  • İnflamasyon
  • Enfeksiyon süreci
  • Neoplasm
  • Travma
  • Kırık
  • Stres

Çene eklemi değerlendirmesi

Çoğu insan diş sıktığının ya da belirli çene eklemi disfonksiyonlarının olduğunun bilincinde olmayabilir. Kişi rahatsızlık hissedebilir, ancak bunun kaynağı belirlenmediğinde problem tanımlanmamıştır. Kas iskelet sistemi problemleri özelinde konuşursak çene ağrılarına başka rahatsızlıklar eşlik edebilir ve tek bir bölgeyle sınırlı olmayan ağrı deneyimleri yaşatabilir. Bugünkü verilerle vücudun bir bütün olduğu ve fasyal bağlarla birbirine bağlandığını biliyoruz. Bu yüzden bir fizyoterapistin yaptığı değerlendirme çok kıymetlidir.

Değerlendirme;

  • Fizyoterapistin gözlemi ile başlar. Kişinin spontan çene hareketlerini inceler.
  • Ağrının değerlendirilmesi ile devam edebilir. Ağrının karakteristik özelliği, tedavi yaklaşımını oluşturmak için fizyoterapiste bilgi verir. Ağrının tetikleyici faktörleri, uykudan uyandırıp uyandırmadığı gibi sorular hastaya sorulabilir.
  • Ağız içi muayene dahil edilebilir. (Hasta, ayrıca bir diş hekimi muayenesine de yönlendirilebilir.)
  • Kas iskelet sistemi muayenesi de oldukça önemlidir. Çevre yapılar da değerlendirerek altta yatan ya da eşlik eden sebepler göz önünde bulundurulmalıdır.

Temporomandibular eklem disfonksiyonları

Temporomandibular eklem disfonksiyonunu (TMD), genel olarak etkileyen faktörler; eklem yapılarına ve çiğneme kaslarına yüksek oranda yapılan mekanik yük ve bozulmuş eklem hareketleridir. TMD eklem diskinin ve çene kaslarının konumunda ya da yapısında meydana gelen bozukluklar ya da anormallikler ile karakterizedir.

Kas iskelet sistemi kaynaklı (eklem veya kas), dejeneratif değişikler ile ya da psikolojik faktörlerin etkisi ile ortaya çıkabilir. Psikolojik faktörler arasında bruksizm (diş sıkma, diş gıcırdatma) ya da tırnak yeme gibi durumlar yer alabilir.

Temporomandibular eklem disfonksiyonları yaşayan kişilerin çoğunluğunun 20-40 yaş arasında olduğu ve ortalama 3 kişiden birinin TMD ilişkili semptomları olduğu belirtiliyor.

Belirti ve semptomlar;

  • Çiğneme kaslarında, temporomandibular eklem ve çevresinde ağrı
  • Eklemden gelen “klik” sesi (tek ya da çift taraflı)
  • Çiğneme güçlüğü, yutma problemleri
  • Ağız açıklığında azalma, alt çene kemiğinin hareketlerinde sapma, kayma veya kilitlenme
  • Bunlara eşlik eden semptomlar olarak;
    • Baş ağrısı,
    • Baş dönmesi,
    • Yüz ağrısı,
    • Kulak ağrısı,
    • Şakak bölgesinde ağrı,
    • Dişlerde aşınma sayılabilir.

Önemli: Ağrısız aktif ağız açıklığı 35-40 mm, lateral deviasyonlar için 7 mm’nin altında olmamalıdır.

Temporomandibular eklem disfonksiyonlarında en çok karşılaşılan semptom ağrıdır. Kas ya da eklem kaynaklı olabilir.

Fizik Tedavi Yaklaşımları ve Evde Fizik Tedavi

“Eve Fizyoterapist Çağırmak Neden Mantıklı?” adlı makalemizi inceleyebilirsiniz.

Terapötik egzersiz

  • Beyne giden duyusal girdiyi eklem pozisyon hissine etki eder.
  • Olası enfeksiyonu ya da doku basıncındaki artışı azaltır.
  • Gergin olan kasları gevşetmek için reçete edilir.
  • Hareket açıklığını artırmak için güzel bir yöntemdir.
  • Kasların koordinasyonunu ve güçlendirmesini ve gelişimi sağlar.
  • Dokuların onarımını iyileştirir ve doku yenilenebilmesini teşvik eder.
  • Normal işlevi geri kazanmayı amaçlar.

Manuel terapi

  • Mobilizasyon ve manipülasyon yöntemleri içerir.
  • Mobilizasyon, genellikle farklı genliklerde eklem içi hakerete neden olan düşük hızla pasif olarak hastaya yapılan bir işlemdir.
  • Hareket kabiliyeti sekteye uğramış bir eklemde doğru teknik ile yapılan eklemin duyu hissi ve doğru hareket hissinin beyne iletilmesinde oldukça faydalıdır.
  • Kasların gevşemesine yardımcı olmak için yine tercih edilen bir yöntemdir.

Kuru iğneleme

Kaslardan alınan gevşeme cevabı için güzel bir yöntemdir. Kısa sürede gevşeme sağlaması açısından sık tercih edilir.

Elektroterapi stimülasyonları

Ağrı yönetimi için kullanılan yöntemlerden biridir.

Sık Sorulan Sorular

S: Çene eklemi ağrısı diş hekimi mi, fizyoterapist mi, KBB uzmanı mı bakar?

C: En tercih edilen yöntem ortak bir ilerleme olabilir ancak sorunun kaynağı belirlendikten sonra fizyoterapist ile çalışmayı tercih edebilirsiniz.

S: Çene eklemindeki ağrı baş ağrısı yapar mı?

C: Evet yapabilir. Özellikle diş sıkma problemleri ile birlikte şakak bölgesinde ağrı yaşanma ihtimali artar.

S: Stres çene eklemi sorunlarını artırır mı?

C: Evet, stres çene ekleminde ağrı yaşamanın ana sebeplerinden biridir. Ağrı mekanizmalarını incelediğimizde kişinin duygu durumunun etkili bir faktör olduğunu görmekteyiz.

Menopoz Döneminde Fizik Tedavi ve Egzersizin Önemi: Doğal ve Etkili Bir Rehber

Kadın bedeni erkek bedeninden oldukça farklıdır. Kadının yaş almasıyla birlikte vücudunda meydana gelen değişiklikler de bu farklılıklardan biridir. Menopoz, Dünya Sağlık Örgütü tarafından kadın yaşamının doğal ve kaçınılmaz bir evresi olarak tanımlanır. Ortalama 51 yaş civarında başlayan bu süreç, beklenen yaşam süresinin (74 yıl) neredeyse üçte birini oluşturur.

Menopoz bir anda gerçekleşen bir olay değildir. Perimenopoz, menopoz ve postmenopoz dediğimiz evreleri vardır ve yaklaşık 5-8 yıl arasında geçiş sağlanır. Bu geçiş kolay olmayabilir. Bu süre boyunca kadının yaşadığı zorluklar göz ardı edilmemelidir. Kişi hayattan aldığı keyfi ve yaşam kalitesini kötü etkilememesi için profesyonel destek alabilir. Bu yazıda, menopoz semptomları, hormon tedavisinin olası riskleri ve özellikle egzersizin önemini ve evde fizik tedavinin avantajlarının bu dönemdeki rolü hakkında bir bilgilendirme yapmış olacağız.

Menopozda Vücudunuzda Neler Değişiyor ve Menopoz Belirtileri Nelerdir?

Menopoz, kadınlarda doğurganlık döneminin sona erdiği, yumurta üretiminin durduğu ve östrojen hormonunun önemli ölçüde azaldığı fizyolojik bir süreçtir. Östrojen, kemik yoğunluğunu koruma, cilt elastikiyetini sağlama ve sinir sistemi üzerinde olumlu etkileri olan bir hormondur. Azalmasıyla birlikte vücutta çeşitli semptomlar ortaya çıkar. Herkes için bu süreç aynı olmasa da yaygın menopoz semptomları şunlardır:

  • Sıcak basmaları ve gece terlemeleri
  • Eklem ağrıları ve kas zayıflığı
  • Osteoporoz (kemik erimesi) riskinde artış
  • Denge problemleri ve düşme riski
  • İdrar kaçırma sorunları
  • Uyku bozuklukları ve kronik yorgunluk
  • Ruh hali değişimleri, anksiyete ve depresyon
  • Cinsel işlev bozuklukları (vajinal kuruluk, ağrılı ilişki)

Menopozun En Yaygın Tedavisi Nedir?

Menopoz semptomlarını hafifletmek tedavinin temel amacıdır. Uzun yıllar Hormon Replasman Tedavisi (HRT) tercih edilmiştir. Ancak, yapılan geniş çaplı çalışmalar HRT’nin meme kanseri, kalp hastalığı ve felç riskini artırabileceğini göstermiştir. Belirli bir yaşın üzerindeki insanlarda zaten eşlik eden belirli rahatsızlıklar olabileceğini de göz önünde bulundurduğumuzda alternatifler aramak oldukça beklenen bir arayıştır.

Neden Egzersiz ve Evde Fizik Tedavi?

HRT’ye güvenli bir alternatif arayan kadınlar için düzenli egzersiz ve fizik tedavi son derece etkili bir seçenektir. İlaç kullanımı gerektirmeyen bu yöntemin, menopoz döneminde faydaları şunlardır:

  • Kemik Yoğunluğunu Korur: Direnç egzersizleri, osteoporoz riskini azaltır.
  • Kas Gücünü Artırır: Günlük aktiviteleri kolaylaştırır ve yaşam kalitesini yükseltir.
  • Dengeyi Geliştirir: Düşme ve kırık riskini minimize eder.
  • Eklem Esnekliğini Korur: Ağrı ve sertlikleri azaltır.
  • Stresi Azaltır: Endorfin salgılanmasını sağlayarak ruh halini iyileştirir.
  • Uyku Kalitesini Artırır: Daha derin ve dinlendirici bir uyku sağlar.
  • Sıcak Basmalarını Hafifletir: Vücut ısı regülasyonunda rol oynar.

Evde Fizik Tedavi Nasıl Bir Avantaj Sağlar?

Eve Fizyoterapist Çağırmak Neden Mantıklı?” adlı makalemizi de inceleyebilirsiniz. Menopozda evde fizik tedavi başlığı içerisinde değerlendirirsek kısaca;

  • Bir kadının hayatının azımsanmayacak kadar uzun bir döneminde tedavinin etkinliği ve düzenli olabilmesi için egzersiz yapma alışkanlığının kazanılması ve sürekliliğin sağlanması gerekir. Yapılabilir hedefler ile konforunu koruyarak tedaviye katılım sağlaması tedavinin etkinliğini arttırır.
  • Kişi herhangi bir kliniğe gidip gelmenin yaratacağı zorluğu, stresi ve zaman kaybını yaşamak zorunda kalmaz.
  • Yapılan egzersizden veya yapılan fizik tedavi yaklaşımlarından sonra dinlenmek daha kolaydır.
  • Özellikle kış aylarında kalabalık ortamlarda grip gibi bulaş riski olan hastalıklara oluşabilecek maruziyeti azaltır.

Menopoz Döneminde Fizik Tedavi Nasıl Bir Faydaya Sahiptir ve Evde Fizik Tedavi ile Uygulanabilecek Yöntemler

Fizik tedavi, menopoz sürecine bütüncül bir yaklaşım getirir. Sadece spesifik bir semptomu hedeflemek yerine, genel sağlığı iyileştirmeye odaklanır. Evde fizik tedavi ile ev koşullarında da fizyoterapist eşliğinde rahatlıkla uygulanabilecek bu yöntemlerden bazıları şunlardır:

  1. Pelvik Taban Egzersizleri: İdrar kaçırma sorunlarını azaltmak ve pelvik taban kaslarını güçlendirmek için düzenli olarak yapılmalıdır.
  2. Esneklik ve Germe Hareketleri: Eklem hareket açıklığını artırarak ağrıları hafifletir.
  3. Denge Egzersizleri: Tek ayak üstünde durma gibi basit hareketlerle dengeyi geliştirir.
  4. Aerobik Egzersizler: Haftada 3-4 gün 30 dakikalık tempolu yürüyüş, yüzme veya bisiklet, kalp sağlığını korur ve sıcak basmalarını azaltır.
  5. Nefes Çalışmaları ve Meditasyon: Stresi yönetmede, anksiyeteyi azaltmada ve uykuya dalmada oldukça etkilidir.

Kapsamlı ve Bireyselleştirilmiş Bir Yaklaşım

Başarılı bir menopoz yönetimi için en önemli nokta, kişiye özel bir plan oluşturulmasıdır. Her kadının semptom şiddeti ve fiziksel kapasitesi farklıdır. Bu nedenle, bir fizyoterapist eşliğinde, kişinin ihtiyaçlarına uygun hazırlanmış bireyselleştirilmiş egzersiz programları en ideal sonucu verir.

Menopozda Yaşam Kalitesini Artıracak Ek Öneriler

  • Dengeli Beslenme: Kalsiyum, D vitamini ve fitoöstrojen içeren besinler tüketin.
  • Kaliteli Uyku: Düzenli bir uyku rutini oluşturun ve uyku hijyeninize dikkat edin.
  • Stres Yönetimi: Yoga ve meditasyonu hayatınızın bir parçası haline getirin.
  • Sosyal Destek: Aile ve arkadaşlarla iletişimi güçlü tutun, sosyal aktivitelere katılın.

Önemli Uyarı: Doktorunuza Danışın

Unutmayın, herhangi bir yeni egzersiz programına başlamadan önce, özellikle de kalp hastalığı, yüksek tansiyon, osteoporoz veya eklem probleminiz varsa, mutlaka doktorunuza veya bir fizyoterapiste danışın. Size en uygun ve güvenli programı onlar belirleyecektir.

Sonuç

Menopoz bir hastalık değil, yaşamın doğal bir parçasıdır. Fizik tedavi ve düzenli egzersiz, bu dönemi daha rahat, sağlıklı ve konforlu geçirmenizi sağlayan, kanıta dayalı, güvenli ve yan etkisiz bir yöntemdir. Vücudunuzu dinlemeyi öğrenin, ihtiyaçlarınıza kulak verin ve profesyonel destek alarak menopoz sürecinizi kendi kontrolünüzde yönetin. Sağlıklı ve aktif bir yaşam için ilk adımı bugün atın!

Menopoz semptomlarını hafifletmek ve günlük hayatta yaşadığınız zorlukları kolaylaştırmak için profesyonel bir ekiple çalışmak ister misiniz? İstanbul Evde Fizik Tedavi olarak, uzman fizyoterapistlerimizle ev konforunda hizmetinizdeyiz. Bize ulaşın ve size özel bir program için randevu almayı unutmayın.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

S: Menopoz döneminde egzersiz yapmak güvenli mi?

C: Evet, genellikle çok güvenlidir. Ancak altta yatan herhangi bir sağlık sorununuz varsa, programa başlamadan önce mutlaka doktorunuzla görüşmelisiniz.

S: Haftada kaç gün egzersiz yapmalıyım?

C: Haftada en az 3-4 gün, ortalama 30-45 dakika orta şiddette egzersiz (yürüyüş, yüzme vb.) önerilir. Dirençli egzersizler ise haftada 2-3 gün yapılabilir.

S: Egzersiz sıcak basmalarını gerçekten azaltır mı?

C: Evet, düzenli aerobik egzersiz, vücudun ısı regülasyon mekanizmalarını daha verimli çalıştırarak sıcak basmalarının sıklığını ve şiddetini azaltmaya yardımcı olur.